31 Ocak 2011 Pazartesi

Body Worlds

 "BODY WORLDS sergilerinde yer alan tüm anatomik örnekler otantiktir. Yaşadıkları sırada, ölümlerinden sonra bedenlerini hekimlerin mesleki yeterlilik kazanması ve meslekten olmayan insanların bilgilendirilmesi için bağışladıklarını beyan eden insanlara aittirler. Pek çok bağışçı, ölümlerinden sonra bile başkalarına faydalı olmak istediklerini, bedenlerini bağışlayarak vurgulamıştır. Bu kişilerin yaptığı diğerkam bağışlar, bize, şimdiye kadar hekimlere ait olan insan bedenlerini eşsiz şekilde kavrayabilme fırsatını veriyor. Bu yüzden yaşayan ve ölmüş beden bağışçılarına teşekkür ederiz."

Yoğun geçen bir kaç ayın sonunda uzun zamandır planladığım ama bir türlü gerçekleştiremediğim şeylere odaklanmaya karar vermiştim. Artık cumartesilerimi sanatsal aktivitelere, İstanbul'a ayıracaktım. Bir tek bu beni saçma hayatımdan uzaklaştıracak ve kafamı dağıtacaktı. Bu nedenle cumartesi kuzenimi kaptım ve Body Worlds'e ve İstanbul Modern'e götürdüm. Aslında ben sadece İstanbul Modern'deki Yao Lu'nun fotoğraf sergisine gitmeyi planlıyordum, ancak kuzenim oraya kadar gelmişken Body Worlds'e de girelim dedi.

Merdivenleri çıkıp kapıdan içeri girdiğimizde bizi duvarlardaki yazılar karşıladı. Vücudumuzla ilgili çeşitli anektodlar yazıyordu. Duvarın bittiği noktada da "BIRAKTIM" diyen, içinde sigara kutularının bulunduğu bir şeffaf kutu bulunuyordu. Uzun süre bir kutuya bir de cebimdeki sigara kutusuna baktım. Atsam mı atmasam mı, atsam mı atmasam mı... Kutunun içinde dört tane sigara vardı. Bitireyim öyle atarım, yazık olur dedim. Bu düşünceler arasında bir adam telefonlarımızın kapalı olması gerektiğini söyleyip duruyordu. Sonunda gişelere gidip biletlerimizi aldığımızda hala neyle karşılaşacağımız konusunda pek bi fikrim yoktu. Daha doğrusu ne kadar etkileyici bir şeyle karşılaşacağımız demeliyim.

Sergide bizi karşılayan ilk şey vücutlarını bağışlayanlara edilen teşekkür ve onların fotoğraflarıydı. Zaten bence en etkileyici olan noktalardan biri de buydu. Daha sonra bebekler ile ilgili olan bölüm ile de sergi başlıyordu. Bölümün başında bir uyarı yazısı vardı. Embriyolardan 7-8 aylık bebeklere kadar gösteriliyordu. Bu bölüm gerçekten fazla etkileyiciydi. Sonrasında sırayla vücudumuzun çeşitli bölümleri sergilenmeye başladı. Vücutlarını bağışlayan kişilerin, vücutlarının plastinasyon yöntemi kullanılarak orada sergilenmesi, vücudun en ince ayrıntılarına kadar görülebilmesine olanak sağlıyordu. Kaslar, damarlar, kemikler, iç organlar, deri... Hepsi tam karşımızdaydı. 


Bu noktada plastinasyonun ne olduğunu da aslında açıklamakta yarar var. Bu serginin yaratıcısı Dr. Gunther von Hagens. Plastinasyon’un mucidi. Plastinasyon da, estetik anatominin sunumunu olanaklı kılan anatomik örnek koruma yöntemi. Plastinasyon yoluyla ölümden sonra beden plastinatlara dönüştürülür. Plastinasyon aslında eğitim amaçlı olarak korumak üzere uygulanan bir yöntem.

1. Tahnit Etme ve Anatomik Diseksiyon : Sürecin ilk adımı, atardamarlardan formalin pompalayarak çürümenin durdurulmasını kapsar. Formalin tüm bakterileri öldürür ve dokunun çürümesini durdurur. Diseksiyon araçları kullanarak ayrı anatomik yapıları hazırlamak üzere deri, yağ ve bağ dokuları çıkarılır.
2. Vücut Yağı ve Suyun Çıkarılması : İlk adımda vücut suyu ve çözülebilir yağlar, bir çözücü banyosuna (örneğin bir aseton banyosu) koyarak vücuttan çözülür.
3. Zorlu Emdirme : Bu ikinci değişim süreci Plastinasyonun merkez adımıdır. Zorlu emdirme sırasında reaktif bir polimer, örneğin silikon kauçuk, asetonun yerini alır. Bunu yapmak için örnek bir polimer çözeltisine batırılır ve vakum tankına konur. Vakum, örnekten asetonu çıkarır ve polimerin her bir hücreye işlemesine yardımcı olur.
4. Konumlandırma : Vakum emdirmenin ardından vücut istendiği gibi konumlandırılır. Her bir anatomik yapı olması gerektiği gibi hizalanır ve teller, iğneler, pensler ve köpük bloklar yardımıyla sabitlenir.
5. Kürleme (Sertleştirme) : Son adımda, örnek sertleştirilir. Bu, kullanılan polimere bağlı olarak gaz, ışık veya ısı ile yapılır. Bütün bir vücudun Diseksiyonu ve Plastinasyonu yaklaşık 1.500 çalışma saati gerektirir ve normalde tamamlaması yaklaşık bir yıl alır.

Bütün bunlar serginin sonunda bir video ile de anlatılmakta. Ancak bana göre bunların serginin başında anlatılması daha doğru olurdu, çünkü insanlar birden plastinasyon uygulanan bedenlerle karşılaşmakta ve gördüklerine anlam vermekte güçlük çekmekte. İlk önce işlemin anlatılması, görülenleri daha net kavramaya yardımcı olurdu diye düşünüyorum.


Diğer yandan tekrar sergiye döndüğümüzde, yaşlanma fobisine sahip biri olmam nedeniyle, sigaranın cildi ne kadar etkilediğini anlatan bölüm bir süre şok geçirmeme neden oldu. Sergide bulunan herşey çok etkileyiciydi. Sağlıklı organlar ile hastalıklı organlar karşılıklı olarak gösteriliyordu. Bu karşılaştırma açısından güzeldi ama neye bakmak gerektiğini de bilmek gerekiyordu. Serginin bir bölümünde boş boş baktığımı fark ettim. Bana göre serginin en etkileyici yeri Monet ve Degas'nın görme duyuları ile yapmış oldukları resimlerin karşılaştırılmasıydı. Onların nasıl gördükleri ve bu görüşleriyle nasıl eserler meydana getirdikleri açık bir şekilde anlatılıyordu. Diğer etkileyici bölüm de yüz yaşından fazla yaşayabilen insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını, nelere önem verdiklerini anlatan bölümdü. Yaşlanma fobimin karşısında bayağı yararlı oldu.

Bence çok etkileyici, herkesin görmesi gereken bir sergiydi. Kaçırmamak lazım. Ancak buna rağmen eleştirilecek yerleri de vardı. Yine de herşeye rağmen muhteşem bir çalışma, yöntem. Harcanan emeği görebilmek mümkün.

Ayrıca beden bağışı ile ilgili olarak da http://www.koerperspende.de/en.html yi eklemeden geçemeyeceğim.
 
27 Mart 2011'e kadar uzatıldı, kaçırmayın derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder