2 Şubat 2010 Salı
Whatever Works
Whatever Works Woody Allen'in son filmi. Başrollerinde Seinfeld'in yaratıcısı olarak hatırladığımız Larry David (Boris Yellnikoff) ve sarı saç mavi göz kombinasyonun güzel örneği Evan Rachel Wood (Melody) var. Fakat filmdeki her karakterin, şahsına münasır olduğunu unutmamak gerekir.
Herşeyi sorguladığı ve anlamsızlıkların farkına vardığı için sürekli memnuniyetsiz ve huysuz bir ihtiyar görüntüsü çizen, aynı zamanda karanlık korkusu olan ve panik atak hastası bir dahi Boris ile Missisipi'den New York'a kaçmış, annesi tarafından güzellik yarışmalarına sokulan, genç ve oldukça düşük bir zekaya sahip Melody'nin tanışmalarıyla başlıyor herşey. Önceleri Boris bu embesilliğe dayanamayacak gibi oluyorsa da, sonraları Melody'e alışıyor ve evine aldığı bu yabancıyla evleniyor. Onu kendi deyimiyle "engin bilgi birikiminden" yararlandırıyor ve Melody anlayabildiği kadarıyla mutlu oluyor. Boris ne kadar hayatın acımasızlığından dem vuruyorsa, Melody de bir o kadar hayatı sürekli güleryüzle karşılayan bir karakter. Mutlu mesut bir hayat süren çiftin bu düzeni Melody'nin annesinin onu bulmasıyla karışmaya başlıyor. Boris'in ne evini ne de sarkastik tutumunu beğenen anne, kızını Boris'ten kurtarmaya çalışırken, New York'ta kendisine bambaşka bir hayat kuruyor. Pazar günlerini kilisede geçiren, evlilik öncesi seksin günah olduğunu düşünen, "köylü zihniyete" sahip bir kadınken, bir sanatçıya dönüşüyor ve iki adamla beraber yaşamaya başlıyor (menage a trois). Kızının Boris'ten ayrılıp, Melody'e aşık bir aktörle evlenmesi için oldukça fazla çabalıyor. Daha sonra, annesinin peşinden New York'a gelen baba da akla ziyan değişimler geçiriyor ve herşeyin bir şekilde değişmeye başlamasıyla film ilerliyor.
Filmden çarpıcı olaylar, kalp kırıklıkları vs. beklemek hayalkırıklığına sebep olur, ancak Boris'in ağzından çıkan laflara dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Tamamen karamsar, bir o kadar da umursamaz bir bakış açısına (whatever works) sahip olsa da, ister istemez söylediklerine hak veriyorsunuz. Eğer hayatın daha renkli yönüne göz atmak isterseniz, o halde Melody'nin söylediği, bir aptaldan beklenmeyen ve Boris'i dahi şaşırtan sözlere dikkat edin.
Aslında daha fazla bahsetmek istediğim detaylar var filmle ilgili, ancak spoiler'a girer diye kısa kesiyorum ve bence spoiler değil de, film hakkında fikir sahibi olabileceğiniz, Boris'in son sahnedeki konuşmasıyla yazıyı bitiriyorum.
"I happen to hate new year’s celebrations. Everybody desperate to have fun. Trying to celebrate in some pathetic little way. Celebrate what? A step closer to the grave? That's why i can't say enough times, whatever love you can get and give whatever happiness you can filch or provide, every temporary measure of grace, whatever works and don't kid yourself, it's by no means all up to your own human ingenuity. A bigger part of your existence is luck than you'd like to admit. Christ, you know the odds of your father's one sperm from the billions, finding the single egg that made you? Don't think about it, you'll have a panic attack."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder