Ateş Yüzlü'den bahsetmeden önce SBR'nin kendisini tanıtmasına izin vermemiz gerek.
Siyah Beyaz ve Renkli...
Birkaç gencin gerçekleşebilir rüyası.
Doğrunun yenisi.
Hazzın delisi.
Hiyerarşinin çöküşü.
Sınırın silgisi.
Paranın azı.
Coşkunun cümlesi.
Duvarın balyozu.
Gerçeğin ta kendisi.
Masalın dostu.
Farkın bekçisi.
Çırağın ustası.
Yeninin ilerisi.
Eskinin yenisi.
Umudun dirisi.
Kesiğin derini.
İnadın keçisi.
Yani siya beyaz ve renkli.
Bir deliler birlği, non hiyerarşik bir gösteri örgütlenmesi.
SBR kendini tanıttığına göre sıra Ateş Yüzlü'de.
Ateş Yüzlü, Marius von Mayenburg'un bol ödül almış olan oyunu.
Oyun dört kişiden oluşan bir ailenin yemek masasında başlıyor. Her şey ilk başta, herkesin evindeki gibiyken birden bambaşka bir boyut alarak, aslında hepimizin ne kadar çok şey sakladığını, her ailenin içinde geçen bilinmeyen ne kadar çok şey olduğunu bir bir anlatmaya başlıyor. Anne ve baba, ergen erkek çocuğu, bir abla ve erkek arkadaşı. Ve onların içlerinde bulundukları, hatta çırpındıkları ve sürekli bir şekilde tepki verdikleri hayatları...
Salona girince dikkati çeken ilk şey dekor oldu. Burada detaylarını anlatıp, büyüsünü bozmak istemiyorum. Sadece bu gece beni etkileyen bir kaç unsurdan biridir dekor. Bunun için Başak Özdoğan'ı tebrik etmek gerek sanırım. Dekor tasarımının etkisinden daha çıkmamışken salon yavaşça kararıp müzik (Deniz Yoldüz) salona yayıldığı anda bu gece oradan ayrılırken mutlu olacağımı hissettim.
Ancak oyun başlayıp ilk yarım saat geçtiğinde algılama problemleri yaşadığımı düşünmeye başladım. Ya oyunun konusunu anlamamıştım ya da başka bir durum vardı. Oyuncuların performanslarına diyecek hiçbir şeyim yok. Herkes karakterini en sağlam biçimde yansıtmaya çalıştı ancak oyundaki duygu geçişleri, karakterlerin yaşadıkları değişimler o kadar ani ve o kadar hızlı anlatılmıştı ki ne olduğunu algılamak güçleşti. Birbirinden çok kopuk duygu silsileri havada uçuşuyordu. Verilen bu kopuk duygulara, sahneleri birbirinden ayırırken kullanılan ışıklandırma da eklenince izleyici oyunu takip etmekte zorlandı. Arkamda ve yanımda oturanlar, ki çoğu tiyatro ile çok yakından ilgilenen ve çoğu da tiyatrocu ve tiyatrocu yakını olan insanlar olarak sürekli bir müdahale ve konuşma ile zaten az olan konsantrasyonu daha da etkilediler. Bu kopukluklardan dolayı oyunun kilit ve en önemli olan bölümleri de etkisini bir o kadar kaybetti.
Oyunda ensest ilişkiler, piramoni, şiddet ve cinayet içinde yaşayan bir aile söz konusu ama hangisinin hangisini tetiklediği, neden ortaya çıktığı ve neden bu sonuçlara ulaştığı pek açık değil. Karakterlerin yaşadıkları buhranlar ve değişimlerin süreçleri açık değil. Her şey oluyor ve bitiyor. Ancak itiraf etmeliyim ki sonlara doğru çıkan bir heyecan dalgası da bulunmakta ama daha etkileyici ve daha başarılı olabilirdi. Bu kadar yeni bir topluluk için biraz sert bir eleştiri ancak ne kadar erken olursa, o kadar yararlarına olur diye düşünüyorum.
Bütün bunlar dışında, dekor, müzik dediğim gibi beni çok mutlu etti. Hatta oyuncuların performansları da çok etkileyiciydi. Kopukluklar, verilmek istenen mesaj ve tiyatro izlemesini bilmeyen tiyatro meraklıları dışında bence başarılı bir oyundu.
Oyuncular (alfabetik sıra ile)
Güneş Sayın
Hüseyin Sevimli
Muharrem Özcan
Salih Bademci
Süreyya Güzel
Merak eder ve izlemek için;
1 Mayıs Duru Tiyatro
2 Mayıs Duru Tiyatro
17 Mayıs Kenter Tiyatrosu
Biletler mybiletten satışa sunulmuş.